29 Şubat 2012 Çarşamba

Gurbet...

Bu şeiri mene qürbetin bütün ezab-eziyyetini insafsızca yaşadan Türkiyede yazmışam. Uşaq vaxtı qürbet haqqında çox şeirler qulağımda vızıldamışdı, ancaq ferqine varmamışdım. Hetta bu şeirler niye yazılır deye düşünmüşdüm de...
Ancaq sevdiyim atalar sözünü burda demeliyem ki, dünyanın işini bilmek olmaz! Zaman geldi, qürbet özüme şeir yazdırdı...










Buranın adı gurbet,
Sen de perişan sürgün.
Bir arzu taşırsın hep
Yurduma dönüm bir gün...
         *   *   *
Hep düşünür, anarsın,
Yurtta geçen her anı,
İnan, özlersin hatta
Sevmediğin insanı...

         *   *   *
Dopdolu sokakları
Gezersin yalnız, yaya
Bir umutla yaşarsın,
Günleri saya-saya...
         *   *   *
Taşlar, ağaçlar aynı
Dünyanını her yerinde,
İnsanlar farklı ama
Bu taşlar üzerinde...
         *   *   *
Çevren bütün yabançı,
Doğma olan kimse yok,
Her gün her saygısızlık
Kalbine sancılan ok...
         *   *   *
Dertini anlatmaya
Hep birini ararsın,
Bulamayıb derince
Düşünceye dalarsın...
         *   *   *
Etraf dolu, sen yalnız,
Sıkılırsın gurbette,
Hasretle seyr edersin
Yurdunu internette...
         *   *   *
Yurttan da hoş haber yok,
Olsaydı dertim yarı.
Burnum ucu tütüyor,
Nerde Bakı rüzgarı???...
         *   *   *
Şiirler yazıyorum
Hasretimden, çilemden,
Bembeyaz kağıtlara
Duygu akar kalemden...
         *   *   *  
Neyleyek?.. Bir çare yok...
Gittikçe alışırım...
Hayatın kamçısına
Kan verir, barışırım...
         *   *   *
Kazandığım tek nesne
Özgürlüktür gurbette,
Onun da tadı olmaz
Can çekirken hasrette...

         *   *   *
7-8 İyul. Türkiye, Nevşehir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder