26 Haziran 2015 Cuma

Luviler

Bir toplumun kendine özgü, diğerlerinden keskin ve ya büyük farkla ayrılan dili, kültürü, yazıyı ve diğer bunlar gibi ırkı oluşturacak özelliklere ulaşması için YALITIM durumunda uzun bir zaman gerektir. Dünyanın en özel, diğerlerinden keskin fark eden ırk özellikleri olan toplumların, sırf uzun bir yalıtık geçmiş yaşadığıyla doğal olarak karşılaşıyoruz. Antik ve ya oryantal çağda yaşayan kavimleri araştırırken, bu nesne, tarihcinin yol kılavuzu olmalıdır. Ne yazık ki, bugün tarihcilerimizin çoğu oldukça kaba, oldukça mantıksız ve oldukça komik bir bilgisizlikle Anadolu`nun eski tarihine bakmakta, akılları almadığından üzerinden geçmekteler. Çoğu tarihcilerimiz eski Anadolu uygarlıklarını kökten Türk saymayıp “yok olmuş” ve ya “Hint-Avrupa” kavimleri diye kabul ediyorlar. Bilmediğin bir nesneyi “yok olmuş” diyip yakanı kurtarabilirsin, ama doğru düzgün öğrenilmemiş kavim hakkında “Hint-Avrupa kökenli” deyip de nasıl geçmek olur? E şimdi Avusturalya`da bir aborijen aşiretin ne olduğu belli olmasa Hint-Avrupalı mı sayılmalı? Neyse, bu tür haklı sorular yüzlercedir.