8 Mayıs 2013 Çarşamba

Yaddaş














Ey odları alevlenip yükselen,
Mag odunda arınmış kutlu ülkem,
Ben sürgün yolunda yorulmuş yolcu,
Sense ayrılmayan kapkara gölgem.
              * * * *

Belki kara ruhumsun, hep peşimden,
Adım-adım kopmayarak koşarsın,
İşte kara gölge gibi susmuşun, 
Hala umutluyum, bir gün coşarsın.
              * * * *
Sen susarken ben de hep senden uzak,
Yaban illerinde sürür, dururum.
Kimse bir gün seni benden sorunca,
Yerlerde ezilir sonsuz gururum.
              * * * *
Garip, yaban sokakların sonunda,
Sen varsın düşünüp yürür, giderim.
Umut boşa çıkınca, gözlerimi
Gerçeğe kapatıp hayal ederim.
              * * * *
İşte bu yolların yokuşlarında,
Yoruldum, çok yoruldum da taşlandım,
Her kapıdan elleri bomboş dönüp,
Genç yaşımda nefretimle yaşlandım.
              * * * *
Yaş fidan tek kupkuru toprağında,
Bir avuç suyuna umut eyledim,
Suyun zehir oldu, hayalim düşen,
O sularda pişen aşını yedim.
              * * * *
Ne güzel olurdu seninle birge,
Bir ömür yaşayıp, sürüp solaydım
Sen bana yasaksın, ben sende tutsak,
Keşke ruhum kadar, özgür olaydın.
              * * * *
Bu ne bir kaçağın acı öyküsü,
Ne de bir sürgünün küskünlüğüdür,
Bunun adı yaddaştır, derin yaddaş!
Hem de bir yurdsuzun teskinliğidir.
              * * * *
Şiirim düşmanı sevindirse de,
Dostu düşündürür ve uyandırır,
İnsan unutkansa, türküler baki,
Gün gelir, bizi bizlere andırır.

5 Mayıs, İstanbul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder