5 Temmuz 2015 Pazar

Eski Elam – Haltamti


Türk dili, sayın dili olduğundan, koskoca tarihi de kendinde saklamakta, yüzyıllardan bugünedek taşımaktadır. Onun gizemlerine vardıkça, tarihin derinliklerine inmiş, kapalı kapılarını açmış, karanlığına ışık tutmuş oluyoruz. Türk dilinin her bir sözcüğü, tarihin bir yaprağı, kapısıdır. Böyle sözcüklerden biri de dilimizde birçok sözcüklerin temelini oluşturan “AL” sözcüğüdür. Dilimizde, birçok anlamda kullanılmaktadır. Onlardan biri manevi anlamda yükseklik, tanrısallık, kutsallık, yücelik, diğeri ise parlama, ışınlanma, ışık saçma anlamıdır. Birinci söylediğimiz anlamlarda, bu kökten türeyen sözcükler çoktur. Örn,

ALIN – Kişi vücutunu en yüksek yerinin adıdır. Bundan başka, dilimizde Tanrı yazısı kader anlamında, “Alın yazısı” sözü kullanılmaktadır.
ALP – Doğa unsurlarında dev biçiminden tanrısal anlam yüklenen unsurları adlandırırken kullanılıyordu. İnsana geldikte ise, fiziksel güçle birlikte manevi yücelik kazanmış olan kişilere ait ediliyordu.
ALKIŞ – Türk dillerinin neredeyse her lehçesinde kullanılan bu sözcük, gerçekte dua anlamındadır ve şamanların dua çeşitlerinden biri olarak kullanılmaktadır. Bu gün kullandığımız “alkış“, “alkışlamak” da aşağı yukarı aynı, yani kutsamak, yüceltmek anlamını vermektedir. Bu sıraya, “peygamber” anlamına gelen  YALVAÇ sözünü de eklemek istiyoruz.
İLK/İLKİN – Dilimize özen a ~ i/ı ses değişmesinin sonuçu olarak, şu sözcüğün AL ~ İL/IL biçimine de rastlamaktayız. Sözcüğün bir diğer, ışık saçma anlamı içerdiğindendir ki, Türk anlayışınca varlığın ışıktan başlanmasına göre başlangıç sözcüğü olan İLK/İLKİN, sırf bu kökten türemiştir.
AL kökünden türeyip de parlama, ışınlanma, ışık saçma anlamları içeren sözcükler de, dilimizde yeterincedir. Örn,
ALEV/ALOV/YALOV – Anlamını açıklamaya gerek duymuyoruz.
ALTIN – Bunun da anlamını fazla aydınlatmaya gerek duymuyoruz. Bildiğimiz parlayan metal adıdır ki, yanına gerçeklik, yücelik anlamında kullanılan –TIN eki eklenmiştir. 
YILDIZ, YILDIRIM gibi sözcüklerin de anlamını açıklamaya gerek duymuyoruz. AL sözcüğünün diğer anlamlarıyla ilgilenmek isteyenlere, Prof. Dr. Feridun Ağasıoğlu`nun “Azər Xalqı” adlı kitabını tavziye ediyorum(213-220).

Türkler, kutsal saydıkları yerlere de bu sözcükten türeyen adlar vermişler. Bunun en büyük örneği, Altay`dır ki, “Altın dağ”, yani parlak, yüce dağ, yer anlamına geliyor. Bu tarihin iziyle gittikçe eski Elam`a çıkıyoruz. Elam, bu uygarlığa diğer halklar tarafından verilen bir addır. Gerçekte ise, kendilerini HALTAMTİ adlandırıyorlardı ve bu adın AL sözcüğüyle bağlı olduğuna kesinlikle kuşkumuz yoktur. HALTAM/ALTIN ve Türk dillerinde yer eki anlamına gelen Tİ/DA ekinden oluşan ülkenin adının anlamının ALTAY`dan hiçbir farkı yoktur(H – Æ, K – Æ, X – Æ). Tabii ki, bitişken dilde konuşan Elamlılar kendi ülkelerini yücelik, yükseklikle bağlıyor, bu anlamda kabul ediyorlardı. Ayrıca da, onları hiç de herkes yalnız ELAM diye adlandırmıyordu. Örnek, Elam adlı ülkeyle eski bağları, ekonomik, politik ilişkileri olan Medyalıların(Magların) adlandırma şekli başkaydı ve bu dilden alınma bir söz olarak, Ahamenidler tarafından da “Huvja” adlandırılmaktaydı. Yine aynı YÜCE/UCA anlamı aydın biçimde izah eden ve ses olarak da eşleşen bu ad, – HUvJA – savımızı daha da güçlendirmektedir.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder