Türk
dili, sayın dili olduğundan, koskoca tarihi de kendinde saklamakta,
yüzyıllardan bugünedek taşımaktadır. Onun gizemlerine vardıkça, tarihin
derinliklerine inmiş, kapalı kapılarını açmış, karanlığına ışık tutmuş
oluyoruz. Türk dilinin her bir sözcüğü, tarihin bir yaprağı, kapısıdır. Böyle
sözcüklerden biri de dilimizde birçok sözcüklerin temelini oluşturan “AL”
sözcüğüdür. Dilimizde, birçok anlamda kullanılmaktadır. Onlardan biri manevi
anlamda yükseklik, tanrısallık, kutsallık, yücelik, diğeri ise parlama,
ışınlanma, ışık saçma anlamıdır. Birinci söylediğimiz anlamlarda, bu kökten
türeyen sözcükler çoktur. Örn,
ALIN – Kişi vücutunu en yüksek yerinin adıdır.
Bundan başka, dilimizde Tanrı yazısı kader anlamında, “Alın yazısı” sözü
kullanılmaktadır.
ALP – Doğa unsurlarında dev biçiminden tanrısal
anlam yüklenen unsurları adlandırırken kullanılıyordu. İnsana geldikte ise,
fiziksel güçle birlikte manevi yücelik kazanmış olan kişilere ait ediliyordu.
ALKIŞ – Türk dillerinin neredeyse her lehçesinde
kullanılan bu sözcük, gerçekte dua anlamındadır ve şamanların dua çeşitlerinden
biri olarak kullanılmaktadır. Bu gün kullandığımız “alkış“, “alkışlamak” da
aşağı yukarı aynı, yani kutsamak, yüceltmek anlamını vermektedir. Bu sıraya,
“peygamber” anlamına gelen YALVAÇ sözünü de eklemek istiyoruz.
İLK/İLKİN – Dilimize özen a ~ i/ı ses
değişmesinin sonuçu olarak, şu sözcüğün AL
~ İL/IL
biçimine de rastlamaktayız. Sözcüğün bir diğer, ışık saçma anlamı
içerdiğindendir ki, Türk anlayışınca varlığın ışıktan başlanmasına göre
başlangıç sözcüğü olan İLK/İLKİN, sırf bu kökten türemiştir.
AL
kökünden türeyip de parlama, ışınlanma, ışık saçma anlamları içeren sözcükler
de, dilimizde yeterincedir. Örn,
ALEV/ALOV/YALOV – Anlamını açıklamaya gerek
duymuyoruz.
ALTIN – Bunun da anlamını fazla aydınlatmaya gerek
duymuyoruz. Bildiğimiz parlayan metal adıdır ki, yanına gerçeklik, yücelik
anlamında kullanılan –TIN eki eklenmiştir.
YILDIZ, YILDIRIM gibi sözcüklerin de anlamını
açıklamaya gerek duymuyoruz. AL sözcüğünün diğer anlamlarıyla ilgilenmek
isteyenlere, Prof. Dr. Feridun Ağasıoğlu`nun “Azər Xalqı” adlı kitabını tavziye
ediyorum(213-220).
Türkler,
kutsal saydıkları yerlere de bu sözcükten türeyen adlar vermişler. Bunun en
büyük örneği, Altay`dır ki, “Altın dağ”, yani parlak, yüce dağ, yer anlamına
geliyor. Bu tarihin iziyle gittikçe eski Elam`a çıkıyoruz. Elam, bu uygarlığa
diğer halklar tarafından verilen bir addır. Gerçekte ise, kendilerini HALTAMTİ
adlandırıyorlardı ve bu adın AL sözcüğüyle bağlı olduğuna kesinlikle kuşkumuz
yoktur. HALTAM/ALTIN ve Türk dillerinde yer eki anlamına gelen Tİ/DA ekinden
oluşan ülkenin adının anlamının ALTAY`dan hiçbir farkı yoktur(H – Æ, K – Æ, X – Æ). Tabii ki, bitişken dilde
konuşan Elamlılar kendi ülkelerini yücelik, yükseklikle bağlıyor, bu anlamda
kabul ediyorlardı. Ayrıca da, onları hiç de herkes yalnız ELAM diye
adlandırmıyordu. Örnek, Elam adlı ülkeyle eski bağları, ekonomik, politik
ilişkileri olan Medyalıların(Magların) adlandırma şekli başkaydı ve bu dilden
alınma bir söz olarak, Ahamenidler tarafından da “Huvja”
adlandırılmaktaydı. Yine aynı YÜCE/UCA anlamı aydın biçimde izah eden ve ses
olarak da eşleşen bu ad, – HUvJA – savımızı daha da
güçlendirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder