Bir
toplumun kendine özgü, diğerlerinden keskin ve ya büyük farkla ayrılan dili,
kültürü, yazıyı ve diğer bunlar gibi ırkı oluşturacak özelliklere ulaşması için
YALITIM durumunda uzun bir zaman gerektir. Dünyanın en özel, diğerlerinden
keskin fark eden ırk özellikleri olan toplumların, sırf uzun bir yalıtık geçmiş
yaşadığıyla doğal olarak karşılaşıyoruz. Antik ve ya oryantal çağda yaşayan
kavimleri araştırırken, bu nesne, tarihcinin yol kılavuzu olmalıdır. Ne yazık
ki, bugün tarihcilerimizin çoğu oldukça kaba, oldukça mantıksız ve oldukça
komik bir bilgisizlikle Anadolu`nun eski tarihine bakmakta, akılları
almadığından üzerinden geçmekteler. Çoğu tarihcilerimiz eski Anadolu
uygarlıklarını kökten Türk saymayıp “yok olmuş” ve ya “Hint-Avrupa” kavimleri
diye kabul ediyorlar. Bilmediğin bir nesneyi “yok olmuş” diyip yakanı
kurtarabilirsin, ama doğru düzgün öğrenilmemiş kavim hakkında “Hint-Avrupa
kökenli” deyip de nasıl geçmek olur? E şimdi Avusturalya`da bir aborijen
aşiretin ne olduğu belli olmasa Hint-Avrupalı mı sayılmalı? Neyse, bu tür haklı
sorular yüzlercedir.